Aslında ne kadar da durgun olmasını beklersin Perşembe’nin değil mi?
Mesela benim pek beklentim olmaz bu günden. Cuma gibi ümit vaad etmez, Cumartesi gibi harekete geçirmez, Pazar gibi dinlendirmez ki Perşembe?
Ama bugün farklı oldu, en anlamsız günlerden birine hareket doldu.
Önce bir e-posta düştü, ah, Madame Bonus Mart sayısı çıkmış, sayfalar arasında da bilin bakalım kim varmış?
Peki neler anlatmışım ki bu kadar? Merak edenler için Madame Bonus bir tık uzakta, burada!
Sonra ben bu sayfalar arasında kaybolurken aklıma geliverdi, akşam bir kaç ayrı davet vardı ve ben acaba kaç parçaya bölünmeliydim?
Karar verdim, iki parça yeterince iyi, hadi dedim.
Tasarımın her türlüsünü aç gözlerle bekleyen bendeniz, “lezzet tasarımcısı” diye tanımlanan Maksut Aşkar‘ın Akmerkez’de başlayan Edible Art sergisini kaçıramazdım elbette. 10 Nisan’a kadar açık olacak sergide insanın her şeyi yiyip içesi geliyor, benden uyarması!
Bu rengarenk serginin açılışını geride bırakıp yola koyuldum, hemen zıp zıp Nişantaşı sokaklarına. Bu defa iki genç tasarımcı kardeşin markası olan Seskana‘nın mağaza açılışı için aşındırdım sokakları. Laf aramızda, hep bildiğim sokaklarda kayboldum, en merkezi yerlerde hem de! Sanırım kivi aromalı içecekler çarptı beni, bir anda!
Seskana Sonbahar/Kış 2010/2011 koleksiyonundan..
Seskana İlkbahar/Yaz 2011 koleksiyonundan..
Eğer yukarıda gördükleriniz merakınızı birazcık da olsa kaşıdıysa, Sibel ve Sema Ünkan kardeşlerin yurtdışındaki moda maceralarını okumak, ürünleri incelemek Seskana web sitesine bakabilirsiniz.
Eh, şimdi de oturdum, bir şişe şarap, biraz güzel müzik için dakikaları sayıyorum.. Siz bugün olanları okurken, ben geceyle bitireyim Perşembe’nin hesabını..
2 Comments
süperrr bi günolmuş. bende gelmed istedim Seskana lansmanına ama malesef Ankaradayım…
Mağazayı ziyaret edersin bir Istanbul ziyaretinde 🙂