Bir önceki yazıda, Istanbul Fashion Week üzerine geniş kapsamlı bir tartışma başlatmıştık, yorum bırakan herkese teşekkür edip bu yazıda işin renkli yönüne yüzümüzü dönmeye çalışalım.
Gündüz çalışma zorunluluğumu kabullenip ancak akşam saatlerindeki defilelere katılabildiğim (bir tek sevgili Özgür Masur için bozabildim bu zorunluluğu) ilk üç günden bazı kareler gelecek şimdi.
Önümüzden geçip giden onca manken içinde akıllara kazınan bir kaç isim vardı. Evet, dünyaca ünlü isimler de yürüdü o podyumda ancak “Istanbul” Moda Haftası olunca, insan “Türk olsun” istiyor karşısında.
Bu isteği de biraz Özge Ulusoy, epeyce Didem Soydan ama en çok da Tuğçe Kazaz karşıladı diyebilirim. Arzu Kaprol defilesinin finalinde Tuğçe’nin sahnede sabit kaldığı o 3-5 saniyelik bölüm, IFW boyunca beni en çok etkileyen anlardan biriydi.
Onun dışında abartılı omuz atmalar, baş eğmeler aktı podyumdan. Hele erkeklerin podyum yürüyüşlerinde bazı facialar vardı ki sormayın, o bir sonraki yazıda yer alacak.
Mankenleri bir kenara bırakıp işin özüne, tasarımlara gelecek olursak, yabancı basın çok bahsetmeye değer bulmasa da, IFW’den epey malzeme çıkar aslında.
Yurtdışı kariyerine ek olarak IFW için hazırladığı koleksiyonla Bora Aksu, bu işin nasıl daha profesyonel biçimde yapıldığını gösterir gibiydi. Romantik nude ve pembelerle (günün başlangıcını temsilen) başlayan defile, dore ve siyah parçalarla (geceyi temsilen) son buldu. Müzik kutusundan fırlayan porselen bebekler, iddialı kadınlara dönüştü.
Gamze Saraçoğlu, IFW katılımcısı kadınların en çok “ah bu benim olsun” dedikleri defilelerden birisine imza attı, buna eminim. Sağdan soldan duyduklarım, Twitter üzerinde yazılanlar derken yorum bombardımanı geçti üzerimizden Papila adlı koleksiyon ile.


Renkler ve kesimlerin tatminkarlığından olsa gerek, Gamze Saraçoğlu defilesi IFW’nin akılda kalanlarından olacak benim için. Ve tabi “Bunu da istiyorum.” diye liste yapan kadınlar için.

IFW ilk gün için beklenmedik bir defile. Beklenmedik ama tatmin edici, akılda kalıcı. Günseli Türkay’ın defilesi ilk andan son ana kadar rengarenk, bambaşkaydı. Defileyi izlerken beynimin arka planında tetris müziğinin eşlik ettiği çizgi karakterler koşuşturuyordu.
Aksesuar tasarımı ve styling konularında Günseli’ye sevgili Deniz Berdan yardımcı olmuş. Çok da iyi olmuş. Bu iş birliği her ne kadar “Tasarımcı kendi ayakları üstünde durmamış.” yorumlarına neden olsa bile Günseli’nin vizyonunu az çok bilen biri olarak ben bu birlikteliğe “kimyanın uyumu” demeyi tercih ediyorum.

Rengarenk hayal kahramanlarının geçit yaptığı bu defile hem sürprizlerle dolu olduğu hem de rengarenk bir yaratıcılığa ev sahipliği ettiği için uzun süre konuşulacak gibi duruyor.

Onunla ilgili “Türk modasının yeni prensi” laflarını duyalı çok oldu. Özgür Masur, sürekli gündemde kalmayı başarabilen yeni nesil modacılardan. Gündemde kalmayı başarması sadece yaptıklarının çok sevilmesinden değil, kişilik olarak da çok sevilmesinden kaynaklanıyor sanırım.
IFW boyunca yaşanan olumsuzluklardan o kadar yorulmuş ki, kendi defilesinde sorun yaşamamamız için elinden geleni yapmış. Hakkını vermeliyim, başarmış da. En kalabalık defilelerden biri olmasına rağmen en sorunsuz defile Özgür’ün defilesiydi diyebilirim.
Pek çok ünlü ismin izlediği defilenin enerjisi o kadar yüksekti ki, sahneye kimse çıkmasa, Özgür elinde bir parça kumaşla “burada dikmeye başlıyorum hepsini” dese, ayakta alkışlanacak kıvama gelmiştik.

Drapeler, uçuşan etekler, fiyonklar.. Bunları kes biç yapıştır, sağa sola ekle çıkart, rengini aç kapat..Hatta kumaşı öyle boya ki kendinden drapeli gibi görünsün.. Kumaşla ilüzyon yarat.. Herkesi hayran bırak..

Defile biterken sahnede enerji patlaması, Özgür’ü alkışlayan kalabalık. Daha iyi olacak, daha da iyi yerlere gelecek diye inanmak. Önümüzdeki günlerde Özgür Masur’un son koleksiyonunu anlatan bir yazı daha burada olacak, şimdilik bu bir iki parçayla idare etmeniz gerekecek.
Istanbul Fashion Week ile ilgili yazmaya devam edeceğim ama biraz magazin olsun, “Az Sonra” diyerek bitireyim ki beklemede kalın.
3 Comments
Koraycım resimler de ,yorumların da harika. Şu omuz atan manken konusuna dönersek ben bu konuda Şenay Akay üzerine tanımam:) Podyumda yürümez,adate karşısındakine saldıracakmış tarzında bakışlarla koşar:) Korkarsın seyretmeye,haksız mıyım:)
Eğer ben de runway yazsam bunları yazacaktım! 🙂
çok başarılı defielelr 🙂
tuğçe kazaz’a gelince; o gerçekten çok çok çok asil bi model!
benim de tüylerimi diken diken etti arzu kaprol de 🙂
”az sonra”misss. bekliyoruz 😛