• Blog
  • About
Fast-Fashion Gets Faster
16/11/2015

Fast Fashion Is So Fast

Hepiniz görüntüleri izlediniz, yazılanları okudunuz; geçtiğimiz günlerde bir perakende moda markasının bir Fransız “haute-couture” markasıyla yaptığı işbirliğinin meyvesi olan ürünler saniyeler içerisinde, insanların birbirini ezdği bir alışveriş deneyimiyle, tükendi. Manzara böyle olunca, “hızlı-moda” olarak adlandırılan perakendeciler ve dolayısıyla günümüzde giderek hızlanan sektör hakkında birkaç cümle yazmamak olmazdı.

Günümüz, mütemadiyen hızlanan, filmlerde hayran hayran izlediğimiz o “gelecek” kavramına hızla yaklaşıyor. Evet, henüz uçan arabalarımız ya da bizi büyük dertlerden kurtaracak akıllı gardıroplarımız yok; ancak, bilgiye erişmek, fotoğraf ve video yayınları sayesinde, bir hayli kolay. Hal böyleyken dünyanın diğer ucundaki bir defileyi canlı yayında izleyebiliyor, sokak stilinin göz alıcı örneklerini en ince detayına kadar görebiliyor, fikirlerimizi binlerce insanla anında paylaşabiliyoruz. Modeller milyonlara ulaşan Instagram takipçileriyle yaşamlarının her anını paylaşıyor, editörler defile ve özel davetleri Periscope üzerinden canlı yayınlıyor, blog yazarlarının sayıları artıyor, etki alanları genişliyor. Peki ya markalar, özellikle tasarımcılar, bu hıza nasıl ayak uyduruyor?

Moda markaları, kendi dijital varlıklarını gün geçtikçe arttırırken en son çıkan uygulamaları ve yükselen trendleri radarlarında tutmayı ihmal etmiyorlar. Ancak koleksiyonlar, temalar, tasarımlar derken yaratıcı sürecin nihayetinde kavuştuğumuz değerler o kadar hızlı tüketiliyor ki, uzun uğraşlar sonucu yaratılan dünyanın anında çöpe dönüşmesi endişesi pek çok tasarımcıyı derinden etkiliyor. Bir takvim yılı içerisinde yaz ve kış, resort, haute-couture gibi farklı koleksiyonlar sunmaya çalışırken bir yandan da, tam olarak bu hızlı tüketim ve hep daha fazlasının istenmesi nedeniyle, yeni dünyanın gerekliliklerini yerine getirmeye çabalayan tasarımcılar sendeliyor hatta moda sahnesinden düşüyor. Raf Simons ve Dior ayrılığı, yaratıcı sürecin gerektirdiği özümseme, analiz ve hazırlık aşamalarını layığıyla yerine getiremediğine inanan bir dehanın aramızdan kayıp gitmesi değil de ne?

Başa dönelim ve bitirelim. Bir Fransız “haute couture” devinin en üst seviyede özen, bol sabır ve olabildiğince zaman gerektiren ürünlerine sahip olmak yerine konsantrasyonu seyreltilmiş, hızla tüketilebilecek ve yarın yerine yenisi gelebilecek versiyonunu üç saniyede raflardan silip süpüren “hızlı-moda” tüketicileri oyunun kurallarını yeniden yazıyor gibi. Bize düşense bu yeni kuralların çerçevesinde kendi oyun planımızı belirlemek ve çok sevdiğimiz iki kavram olan moda ve teknolojinin birbirine zarar vermek yerine bir arada var olabilmesini sağlamak.

-Bu yazı, 9 Kasım 2015 Pazartesi günü IMA Blog‘da yayınlanmıştır.

*You’ve seen the evidence, read the comments; products emerged from a collaboration of a fast-fashion brand and a French “haute-couture” fashion house were sold within seconds, in an uncivilised environment. Thus, I wanted to write down my thoughts on the “fast-fashion” and faster fashion industry. We are constantly on our quest to “that” future depicted in the movies. We may not have flying cars or smart wardrobes yet; however, we are capable of collecting data and reaching to any information we need. Sharing is so easy that everyone can share their style ideas, street-style catches; or everyone can watch livestreams from fashion shows or witness the real lives of the celebrities they admire. Models share their off-duty Snaps, editors broadcast VIP events over Periscope, bloggers pop-up from every corner of the fashion world and the list goes on. What about brands? What about designers? Brands seem to cope with the ever-changing and developing digital world; however, designers who are in need of long creative processes are a little bit scared of this. Their imaginary environment turns into dust after a couple of seconds it hits the runway (actually, even before the show kicks-off), threatening the mental stability of the designers. Fast, and faster fashion needs more and more ideas while designers need more and more space. This leads to slipping on, even falling off the runway, as Raf Simons’s exit from Dior creates an example for this specific issue.  Let’s wrap it up: Nowadays, the need of owning a pair of jeans which are “less haute-couture” and can easily fade away is so dominant rather than owning a pair of “haute-couture” and timeless items which are meticulously designed and produced. While this dominance seem to re-write the rules of the fashion scene, we are in need of brave brands which can help to cease fire between the fashion world and digitalised real world. 

Paylaş

  • Facebook'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Twitter üzerinde paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • WhatsApp'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
Share

FASHION

You might also like

Londra’dan Trend Notları
24/03/2017
Favori Ayakkabılarım (Erkek Ayakkabı Önerileri)
24/03/2017
Minimalist ve Şık
24/03/2017


© Copyright Fashionably Digital Adventures 2020