Bir şarkıyı bu kadar çok sevip de bugüne kadar bir yazının başlığına taşımamam çok garip, değil mi?
Yeni yılın ilk günlerinde kar fırtınalarında kaybolmak yerine kış güneşinin tadını çıkartıyorum. Hal böyle olunca, bir yandan titreyip bir yandan “I’m walkin’ on sunshine, woohooo” diye mırıldanıyorum. Herkes gibi yeni yıl kararları alıp ilk günlerden vazgeçmek istemiyorum ama düşünmekten uyuyamadığım bir gecenin sabahında pırıl pırıl güneşin en az Susan Miller tahminleri kadar içimi ısıttıp beni yeni kararlara doğru yönlendirdiğini söyleyebilirim. Güneş sarısı, ceketimin cebindeki detayın sarısı, üstüme bulaşan sarı, son aylarda vazgeçemediğim siyah, futboldan çok anlamasam da rengimi belli eden lacivert, duvarların renkli renksizliği. Kararlar, kararsızlıklar; işte yine her insanın başına gelen türden sayıklanmalar.
Fotoğraflar: Furkan Akbayrak
Coat: G Star RAW by Marc Newson // Top: United Colors of Benetton
Pants: Zara // Boots: Zara // Key Ring: Swarovski // Sunglasses: Ray-Ban
* How could I skip naming one of my posts with one of my favorite songs? Since I have been sunbathing all day despite freezing weather, I was like “I’m walkin’ on sunshine, woohooo” all morning. A strong boost – as strong as Susan Miller forecasts – for me to act upon my decisions. I have been thinking on many things lately, leading to some sleepless nights; however, this sunshine-filled morning made me walk the walk – at least to consider walking the walk. Bright yellow, my recent fave black and fascinating navy combined with ordinary mumblings; oh yes, that’s walking on sunshine. Photos: Furkan Akbayrak
Leave A Reply