Cuma akşamı, Maslak yolu. Fransız lüksünün modern yüzü olarak tanımlayabileceğimiz bir hanımefendiyle buluşup yakın zamanda gerçekleştirilecek etkinlikleriyle ilgili sohbet etmek üzere yoldayım. Beklenenin aksine üzerimde hiç de Fransız olmayan markalardan ürünler var. Balenciaga, Valentino, Emporio Armani.. Yani her zaman yaptığım ‘duruma uygun giyinme’ kısmını bu defa atlamış, nezakette bir adım geri gitmişim.
Elisabeth Ponsolle des Portes, beni muhteşem enerjisiyle karşılıyor. Basın toplantıları, özel görüşmeler derken kim bilir kaç kere anlattığı şeyleri bir kere daha bana ve burayı okuyan herkese özel olarak anlatmak için hazırlanıyor. Hanımefendinin başkanlığını yürüttüğü Comite Colbert’den bahsediyoruz önce. 1954 yılında kurulan komite, adını XIV. Louis’nin maliye bakanı Jean-Baptiste Colbert’den almış. Ponsolle des Portes, Fransız lüksünün simgesi haline gelen ve moda, kozmetik, içki, dekorasyon, mücevher gibi pek çok farklı alanın en iyilerini toplayan komitenin tarihini anlatırken komiteye kabul edilmek ve üye olarak kalmanın zorluklarını anlatmayı da unutmuyor. Şu anda 75 üyeye sahip olan komiteye kabul edilmek ve üyeliğin devam etmesi konusunda her sene toplantı ve oylamalar yapılıyormuş. Yani anlayacağınız kimsenin yeri garanti değil ve herkes yerini korumak için çok çalışmaya devam etmek zorunda.
Comite Colbert’in, doğası gereği kültür sanat etkinliklerine yöneldiğini anlatan Ponsolle des Portes’ye göre Istanbul, bu kültür sanat etkinlikleri için kaçınılmaz bir buluşma noktası. Bu yüzden de 4 yıl önce planlamaya başlanan ve modernliği sorgulayan bir sergi, 16 Ocak – 16 Mayıs tarihleri arasında Istanbul Modern’de ziyaretçilerin beğenisine sunuluyormuş. Sergi sadece Fransa ve Türkiye arasındaki tarihi ilişkinin yansımalarından ibaret değil tabi ki; modernliği sorgulayan sergide iki kültürün aynı soru işaretine vereceği cevapları görmek çok daha önemli. Acaba bu iki kültür birbirine ne kadar yakın, aynı soruya verdikleri cevaplar ne kadar alakalı.. Merak etmemek elde değil.
Comite Colbert’in Istanbul’daki bir diğer önemli etkinliği ise 16-22 Ocak tarihleri arasında gerçekleşecek olan Festival Colbert – ki Ponsolle des Portes’nin söylediğine göre bu tür bir etkinlik ilk defa gerçekleştiriliyormuş.
Festival Colbert, Istinye Park ve Nişantaşı’nda mağazaları bulunan ve Comite Colbert’e üye olan markaların bir araya geldiği bir çeşit etkinlikler bütünü. Her mağazada farklı tatlar, dokular, renkler keşfedeceğimiz sunum ve sergiler yer alacakmış. Yani yolunuz bir mağazaya düşerse göz alıcı çantaların yanında enfes makaronlar tadabilir, ışıltılı gümüş servis takımlarını ipek eşarplarla buluşturan sergiler keşfedebilirsiniz. Tabi ki herkese açık bu etkinliklerin yanı sıra her markanın sadece davetliler için hazırladığı özel etkinlikler de varmış. Ponsolle des Portes, şakayla karışık kaç etkinliğe davet edildiğimi sorup bütün davetiyeleri toplarsam bana çok şık bir çanta hediye edeceğini söylüyor. Bir Louis Vuitton çanta için birkaç telefon görüşmesi yapıp davetiyelerin tamamını toplasam mı? Ne dersiniz?
Sohbetimizin sonuna doğru Ponsolle des Portes’ye bu işin ekonomik yönünü soruyorum. Yani mağazalardaki etkinlikler aracılığıyla hareketliliği arttırmanın satışlara bir etkisi olup olmayacağını, en azından onların böyle bir beklentisi olup olmadığını soruyorum. Cevap, gerçek Fransız lüksünü keşif ve kültürel diyalog için oluşturulan bu ortamın ekonomik çıkarlardan çok daha farklı bir tatmin duygusu yarattığı yönünde.
Bu kısa ancak eğlenceli sohbet bittiğinde, lüks markaların düzenleyeceği etkinlikleri hayal ede ede eve dönerken kendimi şımartmak için pahalı bir kutu çikolata aldığımı itiraf etmeliyim. Siz de bu etkinlikleri hayal etmekle kalmayıp katılmak isterseniz http://www.comitecolbert.com/ adresinden hem Comite Colbert hem de Festival Colbert ile ilgili bilgi alabilirsiniz.
*Friday evening, on the way to meet a lady who can be described as ‘the face of modern French luxury’ to talk about upcoming events. Wearing Balenciaga, Valentino, Emporio Armani; none French labels that evening – what a rude boy I have become.
Elisabeth Ponsolle des Portes greets me with great sympathy. She may be talking about the same thing for the billionth time; however, she starts over once again for me and you who are reading here. Ponsolle des Portes is the president and CEO of Comite Colbert, so we start talking about the committee at first. Comite Colbert is named after Jean-Baptiste Colbert, minister of finance of XIV. Louis; and is seen as the best example of French luxury.
Today, this committee represents 75 French luxury brands, all the different facets of French – ‘art de vivre.’ Not only fashion but also wines and spirits, perfumes, jewelry tableware, silver and so on.
Ponsolle des Portes goes on stating that becoming a member and staying as one is really hard. Comite Colbert’s members are being evaluated and voted annually in order to maintain the high level of excellence on all their efforts. She says brands in the committee are the top players of their games and the list of these brands represents authentic French luxury..
We organize haute couture – specially designed events in countries that we share similarities and a common history. Four years ago we decided to come to Turkey with very specific things in our minds. Contemporary art is booming in Istanbul so we thought this may be our starting point. We imagined organizing an event stressing this side of Istanbul and Turkey, linking with French culture. Not only speaking about ancient relationships between France and Turkey, we wanted to deal with a theme which is common as well. We think modernity and identity are questioned in both countries. We asked French and Turkish artists to think about modernity and wanted to see their results. We want to see the feelings of the artist; are they similar or are they in different directions.
Having such an exhibition is a great addition to the existing discussions, isn’t it? Although these events or exhibitions may not be interpreted as expected if we go on with the classic ‘luxury’ point of view. I ask her about the definition of luxury since nowadays it’s all about bling bling or being vulgar – spending more, wasting more. Ponsolle des Portes thinks differently:
French luxury is different, not bling bling, not show off. It is culture, quality, modernity, innovation – everything we like!
It’s what we are trying to explaing through the exhibition and Festival Colbert. Festival Colbert will be representing the modern face of French luxury between 16-22 January in our stores. Each of the 26 brands which are participating in Istinye Park and Nisantasi will present some special events which have been designed only for this festival. There will be some invitation-only events as well but installations in the shops will be for everyone to enjoy. Everybody is invited!
Festival Colbert, that sounds cool! Thinking of seeing some duels between French luxury brands makes me feel excited and curious!
Elisabeth Ponsolle des Portes sums this joyful and inspiring chat with a sentence to be remembered:
The exhibition and the festival cover not only fashion but also art of living. You must be proud since this is the first time we do something like this; and this is happening in Istanbul! This is a chance to discover French luxury.
After the interview I stopped by a fine chocolate store in order to spoil myself. It’s the least I can do at that time of the night after talking about luxury and art of living, huh? You can also spoil yourselves with the events during Festival Colbert. You can check http://www.comitecolbert.com/ to learn how to.
Leave A Reply