Sürpriz! Chicago hiç beklemediğim ama keşfettikten sonra ‘Oh be, iyi ki de gelmişiz!’ dediğim o gizli şehir.. Havaalanına iner inmez burada da Miami’de olduğu gibi eyalet polisi eskortluğunda olduğumuzu gördük, artık iyice Rockstar kıvamına geldik! Rockstar demişken; Miller Music Tour boyunca her şehire inerken çekilişle bir Rockstar seçildi ve bu kişi limuzinle oteline ulaştı, oteldeki en güzel odada kaldı, gerçek bir rockstar gibi ayrıcalıklardan yararlandı! Ve tahmin edebileceğiniz gibi bu güzellik bana çıkmadı! Çıksaydı şu aşağıdaki limocuktan el sallayacaktım..
Rockstar olamasak da otele geçip eşyaları attık, yapılacak şey belli : Tam iki gün boyunca Chicago’da sokakların, yemeğin, müziğin tadını çıkartmak!
Chicago tam bir mimari bombardımanı diyebilirim.. Gözümün gördüğü her yerde dev binalar yükseliyor.. Bu gökdelenlerin farklı yıllarda yapılmış olması da zaman içerisinde mimarinin nasıl geliştiğini, nelerden etkilendiğini bize gösteriyor.. Görsel şöleni yaşamanın iki yolu var, birisi yerden yüzlerce metre yükseklikte, 94. katta yer alan John Hancock Observatory’den bakmak bu dev şehre..
Bir diğer yol ise şehir boyunca size eşlik eden nehirde bir tura çıkmak..
O kadar çok görülecek bina var ki, hangi birini yazacağımı şaşırdım.. Zaten gezerken de hangi birine bakacağımı şaşırmıştım.. Depodan apartmana çevrilen 30’lu yılların şaheserlerini mi sayayım yoksa altın kubbeli şirket binalarını mı?
Ya da Chicago Tribune’e ait, Dünya’nın pek çok yerinden getirilen taşlarla süslenmiş bu binayı mı? Bakın Aya Sofya’dan da bir parça var orada..
Sokaklar arasında kaybolmak istiyor insan.. Kaldı ki ilk gece bunu da başardım! Aslında Chicago’nun olabilecek en merkezi caddelerinden birisinde olan otelden çıkıp ‘merkezi’ sandığım bölgeye yarım saat boyunca yürümem, şehrin baş döndürücü olmasındandır diye umuyorum, yoksa bu yaşta bu hale geldiysek eyvah!
Sadece sokaklar arasında değil, müzikte de kayboluyor insan.. Pazar sabahında House of Blues’da Gospel Brunch ile açılışı yapıyoruz..
Sonrasında bol bol kendini kaybetmek var tabi.. Millennium Park’ta sıcaktan kendini kaybetmek mesela..
Ya da tam bir Amerikan gibi yemek yemek.. Baksanıza şu porsiyonların büyüklüğüne!
Cheesecake Factory açılmadan önünden geçip gitmek zorunda kalmak! Bu turla ilgili en büyük pişmanlığım şuradakilerin tadına bakamamış olmak!
Cheesecake yiyemesek de Amerika’daki en iyi 10 teras barından birisi olan Wit RoofToop bizi bekler Chicago’daki son gecemiz için..
Ne? Koskoca 2 gün bitti mi? Yola çıkmadan biraz bizimkilerle konuşsak? Bir kaç fotoğraf atsak?
Bunca parti arasında bunu da yaptıysak, yola çıkmaya hazırız. Nereye mi? Son durak, yine, yeniden, seve seve, rüyaların yapıldığı şehir New York’a!
Devamı gelecek, buralarda kalın..
Daha fazla fotoğraf için tıklayın!
Fotoğraflar : Artemis Günebakanlı – KorayCaner – Miller Music Tour
Videolar : Miller Music Tour
4 Comments
Chicago sahane sehir! Oraya 1 hafta bile az kalir ama kisitli zamanda super seyler yapmissiniz 🙂 Bean’siz Chi-town hatirasi dusunulemezdi! Fotograflar cok guzel.
Çok teşekkür ederim! Evet kısa zamanda elimizden geldiğince 🙂
Dev gökdelen şehri Chicago ! =) Kısıtlı zamanda bu kadar çok yer gezmeniz bile harika olmuş. Alışveriş yapma şansın da oldu mu ? =)))
çok az oldu desem? 🙂