New York’tan nasıl ayrılabilir insan? Tabi ki Miami’ye gidiyorsa.. Uçakta her milletten insan var demiştim ya.. Toplu fotoğraf için hazırlanıyoruz bayraklarla..

Miami’ye inince bir anda bu kalabalık deliriyor, yastıklar havada uçuşuyor! Tamamen o anda çıkan habersiz bu yastık savaşına bütün uçak katılıyor.. Tabi ki bundan sonraki her uçuşta bu çılgınlık tekrarlanıyor.. (Hayır, Istanbul’a geri döndüğümüzde yastık savaşı yapamadık, onu söylemeliyim..)

Uçağın kapısı açılıyor, aşağıda bir grup insan dans ediyor! Miami’de bizi dansçılar karşılıyor! Tabi arada hemen ‘Bi kolbastı mı yapsak’ diye düşündüysem de ‘cool’ kalmak zorundayız efendim, bu konuyu geçelim.. Uçaktan inip bu toplu pozu verdikten sonra Miller Music Tour’un ne kadar ayrıcalıklı olduğunu bir kere daha görüyoruz.. Terminale falan girmeden, uçaktan iner inmez bizim için ayrılan otobüslerle geçiyoruz otele, hem de Miami polis departmanından görevliler eşliğinde.. Miami’de benim için yolları kapattılar diyebileceğim gün de o günmüş a dostlar! Buyurun bakın nasıl olmuş..

Bir yanımız deli okyanus, bir yanımız kanal.. Otel iki su arasında.. Kumsal’a gidince Türkiye’dekileri kıskandırmamak için ‘Kerpe gibi yaaa’ diyorum ama çaktırmayın, Miami burası yahu! Ama aranızda ah! etmiş olanlar var galiba! Suyun tadını çıkartmaya çalışsam da köpekbalığı korkusu alttan alttan oyuyor beni, kıyıdan kıyıdan takılıyorum suyun ‘suyunu’ çıkartmadan..

Gece otelden ayrılıp Nikki Beach’e geçiyoruz.. Rüya gibi bir kumsal, bize ayrılan bu mekanın en güzel parçası..  Tabi bir yanda taze taze puro sarılması da cabası.. Sakladım bir tanesini, burada şanslı bir günde tüttürülmeyi bekliyor..

Okyanusa uzun uzun dalıp keyiflendikten sonra, gece bastırınca, parti zamanı! Muhteşem otelimiz Fontainebleau sadece Bond filmlerinde gözükmekle kalmamış, LIV Club adındaki bu gece klübüne de ev sahipliği yapıyormuş.. Size şu kadarını söyleyeyim, ben bugüne kadar böyle bir giriş sırası görmedim! Miami’de insan kalmamış, hepsi bu kulübe girebilmek için sırada! Tabi bizde boşuna VIP yazmıyor, insanların yanından geçip giriyoruz içeriye, Miller Music Tour ayrıcalığı işte..

Klüpten fotoğraflar paylaşmaktansa ertesi günü paylaşmak daha iyi olur gecenin nasıl geçtiğini anlatabilmek için..  ‘Güneş gözlüğü sadece güneş var diye takılmaz, hem de sabahın bu saatinde..’ Bir önceki gecenin izlerini saklamak için, sabahki halimiz bu işte..

Havuzbaşında kendine gelmeye çalışan bu abimiz bir yana, ben uçağa kadar toparlıyorum kendimi.. E malum uçak demek yine Miller demek, yine müzik ve eğlenceyle yola çıkmak demek.. Ama nereye gidiyordu ki bu uçak? Malum üçüncü şehir sürprizdi ve açıklanmasının ardından yaşanan haklı sevinç böyle görüntülendi..

Hangover much? Miller’ları götürürken iyi, şimdi kameraya ‘Çok takıldık bak ne hale geldik!’ pozu veriliyor.. Sırada tahmin dahi etmediğim üçüncü şehir, Chicago var! Hem de deli dolu iki gün boyunca..

Devamı gelecek, buralarda kalın..

Daha fazla fotoğraf için tıklayın!

Fotoğraflar : Artemis Günebakanlı – KorayCaner – Miller Music Tour

Videolar : Miller Music Tour