Geçtiğimiz günlerde ESMOD Istanbul, bir ‘moda kahini’ ile tanıştırdı bizi. Trend analisti Sylvie Maysonnave, önce bizi geçmişe götürdü, ardından bugünün hakim trendlerinden bahsetti, son olarak da 2012 ve daha ileriye yönelik tahminleriyle zihnimizi açtı.

Pinkfreud ile birlikte gittik Maysonnave’ı dinlemeye. Çok şükür kendisi Fransızca anlıyordu da Maysonnave’ın anlattıklarını bana tam olarak çevirdi yoksa çeviriyi dinleme kısmı biraz sıkıntılı, malum. [Fransızca öğrenmeliyim, değil mi?] Uzun bir sunum ve anlatım olduğu için bol bol not almam gerekti. Eh, iyi de oldu, paylaşabilecek çok şey var, başlayalım derim.

Dünya düzeni değişmeye çalıştıkça moda da etkileniyor. Artık düzenli kalıplar, sıradanlıklar etkisini kaybediyor; kalıbından taşan, düzensizleşen tasarımlar kendini gösteriyor. [Aslına bakarsanız pek çok tasarımcı zaten sıradışı. Düşünsenize bir Alexander McQueen gibisi var mı sınırı geçmek, modayı baştan yaratmak konusunda?] Bu açıdan bakacak olursak Orta Doğu ve Kuzey Afrika’daki direnişler, modayı da yakından etkiliyor.

Türkiye de değişimlerin ve geleneklerin tam orta yerinde bulunan bir ülke olarak yıllardır edindiği ‘üretici’ gücünü kaybeder bir duruma geliyor. Çin gibi güçlerin lüks moda anlayışı içerisinde de çok önemli paylar alıyor olması, üreticiliğin yanına tasarım kuvvetini de eklemesi, bu alanların da rekabete açık olduğunu gösteriyor. Türkiye’den çıkan Hussein Chalayan, Hakaan, Arzu Kaprol gibi isimler var ancak bunlar yeterli mi? Türkiye etkin bir kuvvet olmak için moda sektörünün en altından en üstüne kadar her kademede yetenekli isimler çıkartmalı ve adından daha çok söz ettirmeli.

Yeni medya denen kavram içerisinde artık blog yazarlarının yeri tartışılmaz. Bazen çokça emek verilen işleri acımasızca eleştiriyor olsalar da blog yazarlarının gücü herkesin dikkatini çekmiş durumda.

Mağazaların sadece sattıkları ürünlerle değil, dekorasyonla da değerlendirilmesi moda algısının geldiği noktayla ilgili fikir veriyor. Lüks grup mağazalarında görmeye başladığımız doğal temalar ve yalınlaşma, modada da bu akımın habercisi. Son yıllarda bolca karşımıza çıkan ‘ilkel dönem’ etkilerini de buna bağlayabiliriz. Deriler, kürkler, tek parçadan oluşan kıyafetler, mağazalarda ağaçlar ve taşlar, saçı sakalı birbirine karışmış adeta mağara adamı kıvamında erkek modellerle birlikte bir bütün olarak doğala dönüşün habercisi bir dönemden geçiyoruz.

Bu dönemin bir farklı öne çıkan noktası da ‘lüks’ kavramının değişmeye başlaması. Mağazaların kendisine miras kalan lüks algısının yerini ‘tek olmak, az sayıda olmak, özel üretilmek, geldiği yeri bilmek’ gibi kavramlarla farklılaşan butikler sayesinde yaklaşılan  ‘lüks’ algısı dolduruyor. Dünya’nın pek çok şehrinde lüks mağaza zincirinde yüzlerce satılan bir çanta modelindense Paris’in ara sokaklarındaki bir butikten alınan el yapımı elbise, çok daha ‘lüks’ geliyor tüketicilere.

Bu ürünlerin sadece kısıtlı sayıda üretilmesi değil; üretim aşamalarının şeffar bir şekilde görülebilmesi, kullanılan malzemelerin kaynaklarının biliniyor olması, sanatçının el emeğinin yansıması ve özgün tavrını sergileyebilmesi gibi etkenler artık bu ufacık butiklerden çıkan ürünlerin ‘lüks’ olmasını sağlıyor. Yüzlerce üretilen bir ürünün yanında kendine özel bir ürün bulabilmek ‘lüks’ değil de ne?

2012 yılında neleri göreceğiz? sorusuna cevaplar ise;

*Neo burjuvazi akım *Denizci modası ile dolu çizgililer *Preppy adını verdiğimiz kolej tarzı *Androjen kadınlar ve feminen erkekler *Vintage akım *Doğaya dönüşü simgeleyen doğal renkler (mercan, yosun, deniz, çöl)

Yaklaşık 2 saat süren bu keyifli,bilgilendirici ve ilginç söyleşi için Sylvie Maysonnave ve ESMOD Istanbul’a teşekkürler.

* Trend analyst Sylvie Maysonnave had a talk in ESMOD Istanbul in the past days. The talk lasted 2 hours and Maysonnave mainly talked about current situation on trends and future possible tendencies in fashion world.

Some points from the talk are:

– The unrest in Middle East and North Africa effects the fashion world. The patterns are tending to be a little bit over the edge and non-structured.

– Turkey has some really known names abroad as Hussein Chalayan, Hakaan and Arzu Kaprol. However, Turkey should invest more on designers to ensure that not only the production but also the design phases are conducted in Turkey. Look at China! Producing, designing and selling luxury items at an instant! Turkey should also consider this a challenge and work more at every level of the fashion industry.

– Bloggers are sure powerful sources, although sometimes they have unfair criticism, they do well for the sake of the industry.

– Decoration tendencies are also signs for trends. We see luxury shops in natural decorations with trees and rocks, which are completed with hairy male models, one-piece dresses, effortless looks, leather and fur attachments and so on. There is this ‘natural’ trend ongoing.

– The meaning of ‘luxury’ is changing. The chain luxury shops are not ‘luxury’ now. Instead, small boutiques with handcrafted material, limited number of pieces, the freedom to share the story of the pieces (where is the raw material coming from, where is it being cut and sewed etc.) are the new ‘luxury’ for us now. Actually, having a unique dress is more of a luxury than havin 345th of 1000 exactly same ‘expensive’ dresses.

– 2012 trends are: *Neo-bourgeoise *Marine theme *Preppy *Androgen female vs feminine male *Vintage *Natural colors

Congratulations to Sylvie Maysonnave and ESMOD Istanbul for this informative and interesting talk!