Ocak ayının fırtına gibi geçtiğini söylemem gerek yok sanırım. şehirde olup bitenleri yazmaya başlamadan önce, bir not defterime bakayım dedim, sonra bunun çok da iyi bir fikir olmadığını fark ettim. Zira genellikle boş geçeceğini düşündüğüm birkaç haftaya çok farklı deneyimler sığdırdım. Milano erkek moda haftasıyla ilgili notlarımı bu ve bu yazıda paylaşmıştım. Sonrasında Istanbul’da başıma gelenlerse aşağıda.
Zaten yoğun giden iş hayatımdan bahsetmiyorum bile. Bunu okumaya alıştınız. Ancak aradaki keyif dolu kaçamakların sayısını arttırmaya karar verdim. (Tamam kabul, oradan bakınca ben sürekli bir yerlerde geziyor ve bu “keyif dolu kaçamaklardan” yeterince yapıyor gibi görünüyorum.) Çok günden bir gün yaratmacalı, içerisinde sadece yeme, içme, eğlenme olan hayali bir “Koray Caner günü” için hazır olun.
Minoa’da Kahvaltı
Akaretler’in kahve kokan kitapçısı Minoa’ya bu defa hızlı bir kahvaltı için uğradım. Kendimi yüzlerce farklı kitabın arasında kaybetmeden, amaca yönelik, gereğinden hızlı bir “mini kahvaltı” ile buraya olan özlemimi giderdim. Ben uğramayalı mekan bir hayli genişlemiş, uzun sohbetlerin, akıl fikir toplantılarının ya da sadece sessiz sakin birkaç sayfa okumanın büyük keyif vereceği bir hale gelmiş.
Pizza East Istanbul’da Mola
Bu defa usta isimlerin ellerinden çıkan bir şey yemektense, o usta ben olayım dedim. Pizza East’te kendi pizzamı fırına verdim. Önceden hazırlanmış bir hamuru şekillendirip üzerini kendi zevkime göre süslemek ne kadar ustalık ister emin değilim; ancak, Pizza East Istanbul‘da misafir şef olup kendi yaptığım pizzanın tadına bakmanın büyük bir keyif olduğunu söyleyebilirim. Domates püresi, körpe lahana, mozzarella peyniri ve siyah zeytinle hazırladığım pizzam fırından çıkana kadar hüplettiğim kahvemeyse Vatan gazetesi hafta sonu eki için hazırladığım Milano yazım eşlik etti.
Fotoğraf Olayları
Evet, dijital fotoğraf makinemi yanımdan ayırmıyorum; nereye gidersem gideyim, ya elimde, ya çantamda lensler, şarj kablosu, tepe flaşı gibi şeyler oluyor. Ancak bu hafta fotoğraf hevesimi farklı bir yöne çevirdim ve bir analog fotoğraf makinesi edindim. Lomo’Instant makinemin ayarlarını henüz çözebilmiş değilim; ancak inancım tam, bu işi kıvırabilecek gibiyim.
Tom’s Kitchen’da Çay Saati
İngiliz şef Tom Aikens’ın mutfakta ne kadar hünerli olduğunu bilmeyeniniz kalmamıştır artık. Zorlu Center AVM içerisinde yer alan Tom’s Kitchen ise bu hünerlerle Istanbul’da buluşabileceğiniz tek adres. Mekan bir süredir hizmet veriyor ancak mevsimin değişmesiyle birlikte menüleri yenileniyormuş. Bu yenilenmeyi ise bizzat Tom Aikens yönetiyormuş. Bahaneyi bulmuşken yenilenen menüyü denemek için Tom Aikens ile bir öğleden sonra çay saatinde bir araya geldim. Özel bir çay seçkisi ve muffin, scone, Chelsea buns gibi lezzetler sunan çay saati menüsünden favorim, havuçlu tarçınlı muffin, hepinize öneririm.
Klein, Sonunda
İstanbul gece hayatı, en azından benim açımdan, yerlerde sürünüyordu. Gece dışarı çıkmak için kendimde enerji bulamaz, arkadaşlarımın gitmeyi önerdiği yerleriyse beğenmez haldeydim. Şehrin haylazı Nissan Juke eşliğinde son zamanların en çok konuşulan mekanı Klein‘ın yolunu tutana kadar. Mekan fazlasıyla şık, içerideki insanlar güzel, çalan müzikse dansa müsait; daha ne isteyebilirim ki? Geceyi sonlandırmak için değil, geceyi doya doya yaşamak için yeni adresimiz Klein, hepimize hayırlı olsun.
*January, proving me wrong, felt like a couple of days instead of a full month. Here is how an imaginary day would look like: A simple yet delicious breakfast at Minoa, pizza making class at Pizza East Istanbul, quick learning session with my new Lomo’Instant camera, tea time at Tom’s Kitchen with Tom Aikens, and night out at Klein – the hip nightclub everyone’s talking about.