Zor bir hafta geçirdiğimizi söylesem, itiraz edebileceğinizi sanmam. Oysa şöyle bir bakınca, ne de güzel başlamıştı her şey. Birlikte bakalım, nasıl değişmiş beş dakikada bütün işler.

Evde ayrı, ofiste ayrı aşk yaşadığım kahve makinalarımın birbirinden farklı aromalarla zenginleşen kapsülleri bu defa beni bir ikileme sürüklemişti. Milano mu? Palermo mu? Nespresso’nun iki yeni ristretto aroması arasında gidip geldim, beni Instagram‘dan takip edenleri de bu sorunun cevabını aramaya yönelttim. Sonucu tabii ki telefonumda paylaşılmayı bekleyen onlarca Galleria Vittorio Emanuele II fotoğrafından birisiyle açıkladım: Milano! Neden mi? Çünkü Milano benim için onlarca farklı tasarımcıyla bir araya gelmemi ve sıradanlıktan uzaklaşmamı sağlayan bir kaçamak gibi.

Aynı kaçamağın Türk versiyonunu ise Gizia Gate sayesinde, Nişantaşı’nın orta yerinde yapabildim. Onlarca Türk tasarımcının ürünlerine kolaylıkla erişebileceğiniz bir mağaza olarak planlanan Gizia Gate, hem moda severlerin “Acaba bu tasarımcıya nasıl ulaşırım?” sorusuna cevap oluyor hem de pek çok yükselişe geçen tasarımcıyı meraklılarıyla buluşturuyor. Biz keyif dolu bir akşam yemeğinde tasarımcı dostlarla buluştuk, anahtarı çevirip kapıyı açtık. Sıra sizde.

Hafta içi, sabahın ilk saatleri. Gözümü uçakta açtım desem yeri. İstanbul sonbaharı çoktan kucaklamışken iki günlüğüne de olsa yaza yeniden kavuşmak için istikamet Göcek. Beyaz begonvillere eşlik eden sabah kahvesi, suyun renginin güneşle cilveleşmesi, D-Resort Göcek‘in eşsiz atmosferi.

Muz ağaçlarının arasında kaybolmak, kaz ciğerini beyaz şarapla arkadaş etmek, Göcek’in kendi halinde havasını derin derin içine çekmek. “Bitmesin, bitmesin bu rüya” derken ertesi gün uyanacağımız kabustan habersizce uykuya dalmak.

Sonrası karanlık. Sonrası Ankara’da gerçekleşen son yılların en acımasız saldırısına uyanmak. Sonrası lanet edilecek şeyleri ardı ardına sıralamak. Sonrası hırsla körleşenlerin gözlerine umut ve barış ışığı tutmak. Sonrası onlarca insanı çiçeklerle uğurlamak. Sonrası hayata devam etmeye çalışmak.

*Kicking the week off with a decision between Milano and Palermo limited edition capsules of Nespresso would be hard if my Milanese memories did not make it easier for me. All that fashionable people and events I attended earlier weighed in and the result was fair: Milano! However; Milan is not the only city that brings fashionable people together. We were invited to a very special dinner with top Turkish designers and fashion press on Thursday night, celebrating the opening of a new department store, Gizia Gate, which will be the home for tens of skilful Turkish designers. Next morning, I was up way early in order to catch my flight to a two-days-long summer escape from gloomy Istanbul. The next thing I saw was the colour of the pool dancing with the hues of the sun while white flowers accompanying my morning coffee. Two days of pure elegance at D-Resort Gocek made it clear that I am a summer person who is in constant need of weekend getaways. This joyful week ended with a huge tragedy – a bombing in the capital city, Ankara, made us all tremble facing the truth: we need peace, as soon as possible! The rest would come easy.