Bundan sonra her Pazar (hiç aksatmayacağım söz veriyorum, söz!) sizlerle “On The Go” yazılarıyla buluşacağım. Geçtiğimiz haftanın özeti niteliğindeki bu yazılarda bazen mekanlar, bazen etkinlikler, bazen kişiler ön planda olacak, bazense ben – sadece ben – ön planda olacağım. Bu arada, Pazar günlerini beklemek istemezseniz şimdilik pek aktif olmasa da kullandığım Periscope hesabım ve gece gündüz kurcaladığım Snapchat hesabım da sizi bekler. Her ikisinde de kullanıcı adım koraycaner – bu sizi pek şaşırtmamış olmasa gerek?
Hadi bakalım, başlayalım. Bir haftanın özetine birlikte bir göz atalım.
Nişantaşı, klasik. Karaköy, klasik. Artık her yer klasik. Hava sonbaharı unutup doğrudan kışa geçince uzun ve kalın ceketleri askıdan indirmek de klasik. Benimkinin rengi ve deseni bir başka havalı gerçi. Hediye olarak çıkıp gelen mavi kutu, klasik. Yaşattığı mutluluk, klasik. Ne yalan söyleyeyim, bu mutluluğu tekrar tekrar yaşamaktan hiç şikayet etmeyecek gibiyim. (Hatemoğlu palto – NetWork pantolon – Clear Weather ayakkabı – Furla cüzdan – Swarovski yüzük – Ray-Ban özel tasarım gözlük)
Mama Shelter, gecenin bilmem kaçı. Çok geç olacak değil ya, 01:00 dedin mi kapanıyor mekan. Bu defa pek eğlenesim yok, Cumartesi gecesinin tozunu şöyle bir attırmak için uğradım. “Gece fotoğraf nasıl çekilir?” sorusunun yanıtını bulup ayrıldım.
Den Cafe’de uzun kahvaltı. Gece dışarıda geçince, ilk akla gelen. Keyifli, taze, leziz. Bence fazla söze gerek yok. Anlatmakla tadını alamazsınız; en kısa zamanda kahvaltıya bekleriz.
Billur Saatçi davet etti, soluğu Swissotel Bosphorus’un keyifli bir süit odasında aldık. Skagen’in ayın hareketlerine göre kadranı şekillenen saatleriyle tanıştık. Ben bu tanışmanın heyecanından olsa gerek kendimi merdivende, kapı eşiğinde, arkası ışıklı herhangi bir yerde kameranın önüne atmışım. O kadar çok fotoğrafım var ki burada paylaşmaya utandım. Umarım birkaç farklı fotoğrafçı tarafından çekilen gecenin fotoğrafları önümüze düştüğünde ben “arkada bir yerlerde poz veren adam” olarak hafızalara kazınmam. (Marks&Spencer ceket – COS uzun kollu tişört – Bomberg saat – Gap pantolon)
Rüya Büyüktetik‘in yeni macerası, Health & Fitness artık Türkiye’de. İlk sayının kapağında Ceylan Çapa, içindeyse kendine özen gösteren kadınların yardımına koşacak öneriler yer alıyor. Uzun ömürlü, bol satışlı olsun. Ben dergiyi bir kahve molasında karıştırdım. Sonra aklıma bir diğeri geldi; Fil Karaköy’deki mavi kırık dökük fillerin üzerinde servis edilen mis gibi Türk kahvesine eşlik eden yazıyı sizinle paylaşmak istedim. Fil şeklindeki tabakların yaşanmışlıkları hatırlatmasıysa bilhassa hoşuma gitti.
Karaköy, klasik. Durun yahu, bunu az önce yazmıştım. Baştan alayım. Turuncusuna vurulduğum bu Vespa’nın yanına geçip de bir iki poz vermeden edemedim. Benim ufak Vespiş de beni kıskanmış olacak ki yanıma geldi. Evet, adı Vespiş, bundan sonra ben nereye gidersem benimle gelecek. Haftayı toparlayan diğer yazılarda da kendisiyle karşılaşacak gibisiniz. En iyisi beklemede kalın. (Benetton ceket – I Am Not Basic tişört – Replay pantolon – The Last Conspiracy ayakkabı – Kenzo çanta – Skagen saat – Ray-Ban özel tasarım gözlük)
* Will be posting a new series of blog posts from now on: On The Go. These will be weekly round-up posts which will feature places, events, people, style choices, artworks or just me; depending on the week I had. Sound fun, huh? Here I share the first instalment of the series with lots of photos from Karakoy and Nisantasi venues with several outfit ideas. Enjoy!