• Blog
  • About
Taking Care of Myself
01/02/2015

Son iki yıldır iyiden iyiye herkesin gündemine giren “sağlıklı yaşam” hadisesi, nedense beni bir türlü etkisi altına alamamıştı. Olabildiğine düzensiz ve anında gelişen olaylarla dolu bir hayat yaşamaktan mıdır bilmem, zaman zaman gerçekleştirdiğim “sağlıklı yaşam” denemeleri hep başarısızlıkla sonuçlanmıştı. Her ne olduysa oldu; üyelik sırasında kredi kartını kahramanca uzatıp sonrasında bir daha uğramadığım spor salonumda yatıp kalkar, yediğim içtiğim her şeye biraz daha dikkat eder, bakım hadisesini bir adım öteye taşır oldum.

Taking Care of MyselfYıllardır üye olduğum Mars Athletic Club – Kanyon, iki günde bir uğramazsam üzüldüğüm bir yer haline geldi. En sevdiğim kafe veya restorana, menüsünü unutacak kadar uzun süre gitmesem canım yanmaz ama iki – üç gün spor salonuna gitmesem olanlar oluyor. Garip bir pişmanlık, bir vicdan muhasebesi. Gideceğim şehirde de uygun salon var mı diye bakmak, kalacağım otelin spor salonu nasıl diye kontrol etmek de cabası. Sadece kilo vermek değil, düzgün bir fiziğe ulaşmak ya da sadece ve sadece sağlıklı bir yaşama adım atmak için böyle bir bağlılığı herkese öneriyorum.

Bir süredir yakınen takip ettiğim “juice cleansing” yani sıvı beslenme ile vücudu tazeleme deneyimini de geçtiğimiz günlerde gerçekleştirme şansım oldu. Juice.La tarafından soğuk sıkım tekniğiyle hazırlanan çeşit çeşit içeceği bir günlük bir programla afiyetle tükettim. Böyle bir deneyimde dikkat edilmesi gerekenler, gün boyunca bol bol sıvı tüketmek ve kendinizi çok hırpalamamak. Benim gibi güne ağır bir spor çalışmasıyla başlarsanız 5 ve 6 numaralı şişelere geldiğinizde kendinizi biraz bitkin hissedebilirsiniz. Şişelerin içeriklerine gelince; benim denediğim Los Angeles Cleanse, hepsi birbirinden lezzetli farklı sebze ve meyve sularından oluşuyordu. Pancar, zencefil, ıspanak ya da kırmızı biberle karşılaşabileceğini bu sıvı detoks paketi, ayda bir tekrarlamak, bünyeyi sıfırlamak için can attığım farklı ve keyifli bir deneyim oldu.
Taking Care of MyselfTabi yaş 30’lara yaklaştıkça, daha önce “Bize bir şey olmaz.” mantığıyla çalışan beyin, “Şu ürün ne işime yarar acaba?” mantığıyla çalışmaya başlıyor. Bu nedenle elimden geldiğince yararlı ürün denemeye ve kendi bakım rutinimi oturtmaya çalışıyorum. Örneğin geçtiğimiz günlerde Four Seasons Hotel Istanbul at the Bosphorus’un muhteşem SPA’sında tanıştığım Biologique Recherche ile kendime bir randevu ayarlamayı ihmal etmedim. Bakalım benim cildim nasıl bir yapıda? Hangi ürünlere nasıl tepki veriyor? Ne tür bir bakıma ihtiyacı varmış?

Tabi böylesine başarılı bir kozmo-klinik uygulamayı hayatıma sokana kadar çantamdaki diğer başarılı ürünlerle kişisel bakımıma devam ediyorum. Çantamda taşıdığım bakım ürünleri bazılarınıza fazla gelebilir, gözünüzü korkutabilir ancak ben yine de kullandığım ürünlerle ilgili biraz bilgi vermek istedim. Şu sol üstteki fotoğrafta görebileceğiniz ürünlerden LAB Series PRO LS All-In-One Face Treatment, çantamdan asla ayırmadıklarımdan. LAB Series PRO LS All-In-One Face Treatment, yüz bakımında baz olarak kullandığım, cildi yatıştıran, nemlendiren, onaran ve yağ dengesini sağlayan bir süper kahraman. Bunun üzerine, göz çevresi bölgesindeki kırışıklıklar için Kiehl’s Powerful Wrinkle Reducing Cream uyguluyorum. Özellikle soğuk günlerde kuruyup çatlayan dudaklar için LAB Series PRO LS Lip Tech, spor sonrası yorulan cildi nemlendirip yumuşatmak için Kiehl’s Orange Flower & Lychee Skin-Softening Body Lotion kullanıyorum. Saçlar için TONI&GUY Hair Meet Wardrobe Styling Putty ve yokluğunda AVEDA Men Grooming Clay ile muhteşem sonuçlar alırken, koku olarak biraz daha karışık bir ritüelin peşinden gidiyorum. Büyük aşk yaşadığım Jo Malone Wild Bluebell, Tom Ford Oud Wood ve Yves Saint Laurent L’Homme Parfum Intense arasında gidip geliyorum. Günün saati ya da o gün ne hissettiğim bile koku konusunda kararımı etkileyebiliyor.

Taking Care of MyselfKoku demişken, Jo Malone’un en yenisi Cologne Intense: Incense & Cedrat bu günlük koku karmaşasına en son dahil olan koku oldu. Eh, rekabet kızıştı, benden söylemesi.

Spora bağlılık yemini, yediğin içtiğini bir kere daha gözden geçirme isteği, detaylı bir günlük bakım ritüeli derken kinoalı salatalar ya da yulaflı kahvaltılarımdan içi sıkılan arkadaşlarımın “Sen ne kadar sıkıcı bir insan oldun böyle.” yorumlarına bir cevap olacaksa, yemek konusunda hala kaçamak yapmayı seviyorum; sağlıklı ve kararında olduğu sürece. Örneğin Four Seasons Hotel Istanbul at Sultanahmet’in usta şeflerinin elinden çıkan bu kadayıf ve creme brulee sentezi, yoğun geçen bir haftanın yorgunluğunu alıp götürecek, insanı hafifletecek cinsten.

Burayı okuyan erkeklere önerim, kendine bakma zamanı çoktan geldi de geçti. Elinizi korkak alıştırmayın; hayatınızı bir üst seviyeye taşıyacak küçük adımları atmaktan – ve tabi gerekli önlemleri almaktan – korkmayın.

* As we have just left a month of 2015 behind, I figured out it would be useful to share some tips about my lifestyle – which happened to change drastically compared to last year. For the last couple of months, I have been hitting the gym more frequent than ever. I started enjoying my one-on-one sessions with my personal trainer as well as my personal cardio exercises accompanied with a playlist full of Madonna songs. Moreover, I tried juice cleansing – a great experience which I want to repeat monthly – and I started applying a daily skincare regime. To be honest, some of you may be scared by the size of my to-go skincare bag, and my wide selection of fragrances. For me, the important thing is to deal with what’s going on in my life during transition to the “healthy and happy” phase. Some of my friends brutally comment on this transition as: “You have gone really boring with all this healthy stuff.” In order to prove them wrong, I share this great dessert – the one that my personal trainer should not see – created by the exquisite chefs of Four Seasons Hotel Istanbul at Sultanahmet. It’s a concentrated form of happiness shaped as a synthesis of eastern and western delicacies. Last words: It’s time to take care of myself. It’s time to take care of yourself. Go on, take a chance! 

 

Paylaş

  • Facebook'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Twitter üzerinde paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • WhatsApp'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
Share

MY WORLD

You might also like

On The Go – 9
13/12/2015
Tom Ford X Lady Gaga X Nick Knight X Carine Roitfeld
07/10/2015
Gone With The Wind: Bozcaada
03/07/2015

Leave A Reply


Bir Cevap Yazın Cevabı iptal et



© Copyright Fashionably Digital Adventures 2020