Yıla Istanbul’da başladık, Istanbul’da bitirelim. Arada olup bitenleri, yitip gidenleri es geçelim. Son günlerde ne yapalım diye düşünenlere ilham verelim. Yılın bence en güzel işlerinden birisi, NiYO ile tropikal bir ormanın derinliklerinde kaybolalım. Petra’nın enfes kahvelerinden birisiyle avuçlarımızı ısıtalım; tabi elini tutabilecek birisini bulursak daha iyi. Cantinery’nin yeşillerine bir göz atalım, yeni yılda da sağlıklı kalalım. Üstümüze başımıza biraz kırmızı bulaştırıp yeni yıl heyecanına heyecan katalım. Cekete iliştirilen azıcık kırmızı yetmezse daha büyük bir kırmızıya gözümüzü dikelim. Beni ziyarete gelip de keyifli röportajımızı şurada yayınlayan Heidi’yle daha çok takılalım. Mesela Martı Istanbul Hotel’in girişinde enfes tatlarla bizi şaşırtıp kadehleri şerefine kaldırdığımız Mixo Restaurant&Bar’da biraz daha zaman geçirelim. Hazır söz güzel yemeklerden açılmışken, Calling Mag ile keyif dolu bir sofrada buluştuğumuz gecede olup bitenleri, derginin yaşanmışlık ekseninde anlatılar bulunan yeni sayısında okuyup keşfedelim. Yaşanmışlık diyince de Yves Saint Laurent’in L’Homme kokusunun bıraktığı izleri bir kere daha düşünelim. Aileyle geçirilen keyifli bir haftasonunu gülen gözlerle ölümsüzleştirelim. Kişiye özel hediyelerin ne kadar anlamlı olduğunu, aslında hediyenin her türlüsünün anlamlı olduğunu bir kere daha fark edelim. Çam ağacı niyetine ışıklandırdığım kozalaklarımın altı dolup taşarken gökten düşen üç elmanın yeşil olmasını dileyelim. Biraz da limon sarısıyla ışıl ışıl bir yeni yıla merhaba diyelim.
* The Last Blog Post of 2014 tries to photo-blog the last days of the year. For me, it was a little bit of a lost year due to spending half of the year away from my daily routine. However, there’s nothing as a bad year. Hoping for a better one is all we need. Wishing you all a happy new year!
Leave A Reply