En son söyleyeceğim şeyi en başta söylemem gerek: Milan Fashion Week boyunca beni en çok heyecanlandıran şeyler PRADA sayesinde gerçekleşti. Tartışma konusu olan defileye ve koleksiyonun yakın çekimlerine birazdan geleceğim ama gelin önce defileden önceki ve sonraki dakikalara dönelim
Ne giyeceğimi bilemediğim anlardan birisi daha. Bir tişört, bir trençkot, botları geçir, davetiyeyi unutma. Bu PRADA defilesi, herkes orada! Giriş kapısında inanılmaz bir kalabalık var. Sanırım Miuccia PRADA’nın büyüsü herkesi etkisi altına almış. Kapının önünde beklemeye başladığım anda önce bir fotoğrafçı sürüsünün birisinin peşinden koşturduğunu fark ettim. Kim olabilir dersiniz? Tabi ki Anna Dello Russo! Yine giyinip kuşanmış, herkesi peşinden sürüklüyordu. Hem poz veriyor, hem kendi sosyal medya hesapları için fotoğraf çekiyor; kısacası kendi şovunu en iyi şekilde yapıyordu.
Fotoğrafçı sürüsü Anna’nın peşinden sürüklenirken henüz kapılar açılmadığı için sabırsızlıkla bekleyen kalabalık, Musa’nın Kızıl Deniz’inden daha da hızlı bir şekilde ikiye ayrıldı. Anna Dello Russo’dan daha da çok dikkat çekebilecek isim kim olabilir dersiniz? Tabi ki bir diğer Anna; Anna Wintour. Biz fani moda severlerin önünden şimşek hızıyla geçen Anna Wintour, moda dünyasının tanrıçası olduğunu bir kere daha yüzümüze vurmuştu.
Bu tanrıçayla tanışma fırsatım henüz olmadı; ancak heyecan dolu başka bir tanışma hikayesi tam da defile çıkışında beni buldu. Defile sonrası hayranlık ve kafa karışıklığıyla dolu kalabalık adım adım dışarıya ilerlerken yanı başımda Marie Claire’den Nina Garcia’yı gördüm. Karakteriyle bu dünyanın çok dışından geldiğini düşündüren, zevkli seçimleriyle gözümüzün önünden bir an bile ayırmadığımız Garcia, son yıllarda Project Runway izlerken en dikkatli dinlediğim isimdi. Yorumları ve tavırlarıyla beni hep heyecanlandıran bu kadınla yan yana gelince ister istemez elim ayağıma karıştı. Bir anda bana dönüp gülümseyince dayanamadım; kendimi tanıtıp bir fotoğraf çekip çekemeyeceğimi sordum. Pek çok editör defileyi burunları havada terk ededursun; Nina Garcia hem çok nazik bir şekilde benimle olan sohbetini sürdürdü hem de çektiğim fotoğrafını Twitter takipçileriyle paylaştı. Ne tatlı kadın ama?!
Defilenin öncesi ve sonrasında modanın tanrıçalarıyla böyle şeyler yaşadık; sıra geldi Italyan modasının öncü isimlerinden Miuccia Prada’nın podyumunda dolaşan tanrıçalara.
Miuccia, Şark Ekspres’ine bineli bir hayli zaman oluyor ancak ilk defa bir şeyleri bu kadar gözümüze sokuyor diyebiliriz. Daha önce de Ocak ayında gerçekleşen erkek defilesini incelediğim bu yazıda anlatmaya çalıştığım Uzak Doğu vurgusu; judo çorapları, Japon takunyaları, kimono kesimleri ve katlamalı kumaşlarla doruğa ulaşmış durumda. Her yerde görebileceğiniz çiçeklerle olabildiğince kadınsı ancak bu çiçeklerin grafik görünümü ya da elbisenin üzerine ek bir parça gibi sonradan eklenmesiyle de tam tersine keskin hatlara sahip.
Topuklu ayakkabılarda yer alan tabanlar inanılmaz bir işçiliğin ürünü, deri çoraplar neredeyse birer fetiş nesnesi, Miuccia’nın tasarlarken en çok zevk aldığı bölümler olduğunu söylediği katlamalar ustaca kotarılmış, çantalardan gözlüklere taşan çiçekler abartılı ancak çekici, sütünların sertliğine karşı podyumun saten yumuşaklığı bir garip düşünce mesaisi. Karanlık, ışıltılı, seksi, korkutucu. Hepsi bir arada nasıl olabilir ki?
Çoktan söyledim; bu koleksiyon beni en çok heyecanlandıran koleksiyon oldu. PRADA’nın İlkbahar Yaz 2013 defilesi aracılığıyla söylediklerini anlamak, daha doğrusu hazmetmek uzunca bir zaman alacak ancak koleksiyonun gerçeküstülüğü ve giyilebilirliği ile ilgili tartışmalar çoktan başladı. Siz ne dersiniz; Miuccia’nın Şark Ekspresi doğru yolda mı gidiyor yoksa bir yerlerden raydan çıkacak gibi mi?
Defilede ve sonrasındaki özel sunumda çektiğim fotoğrafları ve PRADA resmi sayfasından aldığım defile videosunu aşağıda bulabilirsiniz.
* PRADA gave me the most interesting experience during my Milan Fashion Week stay. I will talk about the phenomenal collection and close-up details later on; now there are some to-die-for moments before and after the show.
What should I wear? Thinking too much never helps! A tee, a trench, boots on, take the invitation, GO! This is PRADA, better get prepared! Crowd at the gates. While everyone was under the charm of Miuccia PRADA, an army of photographers broke the silence. Chasing Anna Dello Russo, who has put everything in her hand to the game – as expected. Then, this extravagant show was interrupted with another Anna; as Anna Wintour divides the crowd into two quicker than Moses would do. We, mortals, should just waited a little longer before the goddess takes her seat.
I did not get the chance to meet this goddess; however, another out-of-this-world moment found me while leaving the show space. While we were all thinking about the collection we just saw, I came across with beautiful Nina Garcia of Marie Claire. Her personality, her looks, her attitude; everything that I enjoyed was next to me at that time! As a result, I was in a little shock which was interrupted by her lovely small chat with me. I took her photo, posted in my Twitter account and left with a warm good-bye. Later on, she was kind enough to share the photo I took with her followers. Amazing, huh?
Before and after the show, goddesses made me feel like as I told you above. Now, it’s time to talk about the goddesses that floated on runway of the pioneer of Italian fashion scene, PRADA.
It’s not new to travel with the Orient Express for Miuccia; however, this is the very first time she goes literal with judo socks, okobo platforms, kimono cuts and foldings. Extremely feminine with flowers splashed everywhere yet sharp while getting chalky or almost patchwork-y with the same flowers. (When I watched the previous menswear show back in January, I told you about this Far East tendency.)
Platforms and heels are hell of an artisanship, leather socks are almost fetish items, foldings -which served to Miuccia’s personal pleasure- are holding together perfectly, flowers are everywhere but still working in harmony, satin runway contrasting with boxy columns and so on. Dark, glowing, appealing, scary. How can them all be in one thing?
Told you already, this was the collection made my heart beat faster. We have to try to understand, actually digest PRADA’s statement for a while; although discussions are already all around about the lack of realism and wearability of the collection. What’s your take? Is Miuccia’s Orient Express going steady in the right direction or really close to getting out of the track?
Here are some photos that I shot during the fashion show and the private presentation later on and the show video via PRADA official Youtube page.
Leave A Reply