Şimdi bi’ durup bu cümlelerdeki anlatım bozukluklarına bakalım. Hayır bebeğim, o ayakkabılar Versace değil, o ceket asla ve asla Lanvin değil, o elbise Missoni hiç değil, o çantanın Jason Wu olmasına hiç girmeyelim bile. Bunların hepsi birer yansımanın parçası; bir heves, ulaşılırlığın son noktası, tasarımcı koleksiyonları.
Ulaşılmaz görünen dev moda evlerinin her köşe başında gördüğümüz hızlı tüketim moda markalarıyla işbirlikleri, bir süredir moda dünyasının en ateşli konusu. Viktor & Rolf ile H&M yan yana geldiğinde çok da dikkat edememiştik bu eğilime; zira ülkemizde bu örneği yaşatacak bir çılgınlık yoktu. H&M’in Türkiye’ye gelişinden itibaren, bu tasarımcı işbirlikleri daha da bir konuşulur oldu. Öncelikle Lanvin, ardından Versace (ki benim için hala çılgınlık gibi, nedense çok sevdiğim bir koleksiyon oldu), şimdi de Marni ile moda dünyasında sürekli ulaşılabilirlik sağlayan bir H&M’den bahsediyorum. Öte yandan özellikle son koleksiyon olan Jason Wu for Target ile online satış sitelerinin çökmesine ve henüz Türkiye’de mağazası bulunmadığı için bizim modaseverlerin iç çekmesine neden olan Target, sektörde bu işbirliklerini en çok kızıştıran isimlerden.
Bazı modaseverler için yeni bir basamak olan bu tasarımcı işbirlikleri, tasarımcının kendisine kolayca erişen kesim için ise tam bir yan çizme, yoldan çıkma. Orijinal bir Versace ceketin onda bir fiyatına alınan Versace for H&M ne kadar mutlu edebilir bu kesimi bilinmez, ancak vitrin mankenlerinin üzerinden dahi elbise sökülen özel alışveriş partilerinden bahsediyorsak, kitlenin bu tür işbirliklerine olan ilgisi çok da yorum gerektirmiyor.
Dileyen bunu tasarımcıların kriz dönemi kaçamağı olarak nitelendirsin, dileyen zincir mağazaların başarılı hamlesi olarak yorumlasın, günün sonunda Jason Wu tasarımı bir elbise giydiğini düşünmek, pek çok kadına iyi geliyor olmalı. Modanın da işlevi bu değil mi zaten?
Bu çılgınlığa kenarından köşesinden dahil oluyorsunuz, eminim; işte bu yüzden sizlerin de yorumlarınızı çok merak ediyorum. Yorumlarınızı yazadurun, ben de şu Versace botlarımın bir tozunu alayım. Ops, Versace değil, Versace for H&M olacaktır, düzelteyim hemen. Kıps.
‘Oh, honey, love my pumps? These babies are Versace! Yeah, that dress is Missoni, you are good at identifying prints, wow! It’s getting hot in here, I’ll take off my Lanvin jacket. Where’s my bag? Ah, here! You know I don’t wanna lose it, it’s Jason Wu.’
No, don’t think so. Those pumps are not Versace. Or that Missoni dress, Jason Wu bag, Lanvin jacket; none of them is for real. They are the elements of a brand new way of satisfaction: designer collaborations.
Some may love it, some may hate. You can say that it’s a new attempt for giant fashion houses to reach mass number of consumers who happen to step in to a Target or H&M store several times a week. You can consider this as a new method of accessibility. You can even try to compare an original Versace jacket to a Versace for H&M one – which is ridiculous in a sense; however, seeing those designer collaborations get sold out in several minutes makes me think that everyone is very very happy with this situation.
I would love to hear any comments on this, meanwhile I’ll be polishing my Versace boots. Oupsie, sorry, my Versace for H&M boots, to be exact.
9 Comments
Aslında bu konuyla ilgili kör bir bakış açısına sahipmişim onu anladım yazını okuyunca. Yani sanırım bazen at gözlüklerimi bir kenara atıp çağın fayda sağlayan indirgenmiş yardımlarına göz yummak en iyisi, aynı zamanda huzur verici=) kendi açımdan da baktığımda bu tarz büyük moda evlerinin tasarımlarına ulaşabilen biri olmamama rağmen h&m için versace nin yaptığı tasarımları sadece o yaptığı için değil beğeniyorsam alırım. Yani uzaktan bakınca şunu görüyorum tam anlamıyla doyurmuyor. Ama örnek olarak hakaan’ ın koton için yaptığı tasarımları beğeniyorum. ay ne bileyim işte böyle bir sürü sonuca varmayan şey söyleyebilirim şu an:D son olarak senin de dediğin gibi kenarından köşesinden dahiliz bunlara:) ve evet iyi hissetiriyor:)
ben şunu anlamıyorum sonuçta bu işbirliktelikleri aslında modayı ve markaları yakından takip eden fakat alım gücü sınırlı insanlar için yapılıyor…
Fakat yapılan pazarlama aktiviteleri ile gördüğüm şey şu ki , ürünler bu kişilere ulaşmadan, yine alım gücü daha yüksek kesim tarafından alınıyor ve gerçek hedefine ulaşamıyor..
Bence markalar buraya bir adalet getirmek üzerine stratejiler geliştirmeli..
Şimdiye kadar bu işbirliklerinden hiçbir parça almamış biriyim. Aslında sevmediğimden falan değil ama nedendir bilinmez TR ‘ye H&M ile gelen koleksiyonlardan beğendiğim parçalar olmadı. Ki şöyle bakarsak bu markaların orj. lerine ayıracak bütçemde yok açıkcası, aslında bu noktada bu markaları seven ama fiyat politikaları nedeniyle ulaşamayan moda severler için bence çok güzel bir hareket. Yalnız şuda bir gerçekki işbirlikleriyle çıkarılan koleksiyonların fiyatları yinede bence o kadar düşük değil. Yine bir elbise 300-400 tl civarında. Eee bende 300 vereceğime gider Zara’dan bir kaç parça alırım diyorum 🙂
Yalnız birde bu koleksiyonların binbir tantana ile kişilere tanınan 10dk süreç zarfında alısveriş zorunluluğu bana saçma geliyor. Git sabahın köründe sıraya gir bekle bekle, 10dk da ne kaptıysan… “Birazda sanki almış olmak için, aaa bende gittim gördüm hatta dolabıma bir parçasınıı ekledim demek için” … bu şekilde olmaması lazım ama maalesef böyle.
Yani kısacası bu işbirliklerini beğeniyle izliyorum ama satış politikasını beğenmiyorum…
Aslında bu durum kişilerin bakış açısına göre değişebiliyor. Lanvin parça bir ürün sahibi olmak kimine göre “Lanvin etiketli” bir ürün giymek kimine göre Alber Elbaz’ın elinden çıkma bir tasarıma sahip olmak. H&M Marni koleksiyonu beni çok heyecanlandırdı çünkü Marni’nin çizgisini seviyorum ama Versace için onu söyleyemem. Özel alışveriş partisinde sadece enstantane yakalamak için vardım. Koleksiyona alıcı gözüyle hiç bakmadım çünkü Versace benim çizgim değil.Özetle markaların bu tür işbirlikleriği yapmalarını çok mantıklı buluyorum. Çizgisini beğenip sahip olamadığımıza bir nebze ulaşabiliyoruz. Sonuçta bu işbirlikleri haricinde bu tür markalara “etiket” olsun diye para verenlerde çok. Yani zengin olup bu markaları giymekte bir moda bilinci değil.
Moda bi çizgiler bütünüyse eğer bir modasever olarak kendi çizgisi olan her tasarımcıya yakın olmayı seviyorum ve anlaşılan o ki b çizgiler ulaşılabilir olduğunda zihinlerde ve bütçelerde ayrı bir heyecan yaratııyor:))
Koray ya yazdın yine yani 🙂 Okadar haklısın ki sonuna kadar katılıyorum… Ama biliyorsun ki ülkemizde sahteleriyle bile kendinden geçen insanları görüyoruz 🙂 En azından bunlar dediğin gibi yansımaları ve bir tık daha üstü sanırım 🙂 Destekliyorum çıksın koleksiyonlar ama lütfen bu koleksiyonlardan parçalar alanlar neyi, ne kadara aldığının bilincine vararak giysinler 🙂
yanımda konuşuyormuş gibi yazmışsın:)
şu markalarla tasarımcıların işbirliğine benim kadar ilgisiz kalan başka kimse yok herhalde.
çok da güzel olmuş yazın, pek de beğendim.
xoxo.
Cok guzel yazmissin. Versace for H&M’i hic begenmemistim, Marni daha guzel olmus bence. Jason Wu for Target cok guzel gercekten. Bence buyuk markalarin/tasarimcilarin H&M gibi magaza zincirleriyle birlikte calismasi cok iyi, baska kitlelere ulasiyorlar ve dedigin gibi krizi atlatiyorlar:)
Markaların tasarımcılarla yaptıkları işbirlikleri tam bir kazan-kazan projesi bence, hem markalar cirolarını arttırıyor hem de tüketicier mutlu oluyor, tasarımcılar da daha geniş bir kitleye ulaşıyor. H&M Jimmy Choo işbirliği yaptığında henüz TR ye gelmemişti ve resmen çıldırmıştım, ebayden ne bulduysam toplamıştım. Lanvin ve MArni koleksiyonlarından da pekçok şey aldım ama Versace benim tarzıma çok uzak dokunmadım bile. Bu işbirliklerini seviyorum çünkü bunlar olmasan örneğin Alber Elbaz tasarımı bir elbise giymem mümkün değildi. Evet Lanvin elbise denmemeli bence de Lanvin for H&M ama sonuçta bu sayede H%m fiyatlarının biraz üzerine tasarımcı parçaları giyilebiliyor. Çakma bir LV ya da Chanel çanta takmasın insanlar, H&M in Jimmy Choo işbirliğinden bir çanta taksın örneğin, en azından taklit değil, sadece bir nevi yan koleksiyon bunlar, desteklenmeli ve örnekleri artmalı bence. Bu arada Türkiye de bu konuda hiç fena değil, HAkan Yıldırım for Koton, Zeynep Tosun for Agenda, Begüm Salihoğlu for Roman , Cengiz Abazoğlu for ADL gibi birçok marka-tasarımcı işbirliği var, hepsi değilse bazıları başarılı sayılır, tabi bizde daha katedilmesi gereken yol var ama bunlar güzel gelişmeler. Şu an farkettim ne kadar uzun yazdığımı ne yapayım istiyorum ki daha çok designer parçalar dolabımıza girebilsin kredi kartlarının limitleri zorlanmadan 🙂
http://bir-alisveriskoligin-itiraflari.blogspot.com/