• Blog
  • About
Starbucks Moment
14/08/2009

En son hayatıma kattıklarımdan biri bu simge.

*$

Yani .. STARBUCKS.

Yıllardır Starbucks ile ilgili pek çok değişik şey duyuyoruz ya hani. “Imeğrika’da bu kahveciye fakirler gidiyor.” dan tutup “Kötü canım kahveleri” ne kadar. Ve hatta Almanya’da okuyan bir arkadaşımın Türkiye’de yaşamaya alıştığı “Starbucks’a gidip iki piyasa yapalım” durumunu özleyip yakın bir Starbucks’a gitmek istemesiyle karşılaştığı “Çok zenginsin, huh?” bakışları.

Baştan sona ele alıp irdeleyecek kadar derin bilgi sahibi değilim. Kaldı ki bir kahve uzmanı hiç değilim.Starbucks ile ilgili kahve üzerine bir yazı yazmak da mümkün değil zaten.

Nedir bize ettikleri?

Bir gün bir yabancı şirket geliyor, diyor ki “Ben bir Starbucks deneyimi satıyorum sizlere ey Turkish youth!”. Tabi ki bunu böyle söylemek onların da aklının ucundan bile geçmiyordu o zamanlar. Birisi çıkıp itiraf etsin lütfen.

Onların – Starbucks yöneticileri vb. – da belki aklından geçmeyen şey Türkiye’de bazı en basit şeylerin bile hemen lüks, statü, para, zevk simgesi haline gelebileceği gerçeği sanırım.

Bugün Starbucks’a girdiğinde “Ah ben bayılıyorum bu Espresso’ya” diyen var mıdır bilmiyorum, ben görmedim. Çoğunlukla buzu kreması karışmış bir soğuk içeceği – çok kötü de yapılsa – eline geçirip de “Bunu içmeden de günü geçiremiyorum, ayh!” diyenler var ama, eminim!

Peki belki de kötü hazırlanmış bir içeceği bile günün vazgeçilmezi kılan nedir?

Tabi ki geçmişte de yaşadığımız, ve benim hiç çekinmeden “Oh McDonald’s” diyeceğim etki.

Hatırlarsınız, zamanında Mc gören çocuk ayılır bayılır anasını babasını deli eder illa ki de Mc’den bir şeyler yemek isterdi. O zamanların gözde, lüks ve cazibeli mekanıydı Mc’ler ve senede bir kez Mc’e gitsen bile ertesi sene yine gidene kadar anlatacak malzemen olurdu. Anlatacakları da zaten “Oooğlum o ketçaplardan eve çaldım iki tane” ile “Oyuncak menüsünde 2 yoktu diye 5’i aldık yoksa ben 2’yi istiyordum” a uzanan daracık bir yelpazeden taşacaktı muhtemelen.

Şimdi aynı şey Starbucks’lar için geçerli. Arkadaşlarını, kankilerini, buddylerini Starbucks’ta ağırlayan bir güruh var. “Ayh yani nasıl non-fat istediğim halde normal verirler hiç de işlerini yapamıyorlar” diyebilen bir güruh. Evet, müşterisin ve aldığın şey karşılığında para veriyorsun, doğru gelmesi gerekir siparişinin. Ancak sanki son 10 yıldır Starbucks ile yaşıyormuş gibi davranılmasına benim tepkim. Ya da böyle hatalar hiç olmuyormuşcasına abartılı tepkilere. Ve ketçap çalan çocuk gibi tepkiler, anlatılacaklar başlıyor:

  • ” X’le Starbucks’a geçiyoruz gel hadi bak çok güze çocuklar var.”
  • “Geçen gün servis yaparken bardağa adımı yazmadılar çok bozuldum.”
  • “Frappucino olay! Her gün içiyorum ama tabi kilo almaktan korkuyorum.”

gibi günlük hayatın her yerine sinen konuşmalar başlıyor.Starbucks sadece çeşit çeşit içecek ve yiyecek sunmakla kalmıyor; adeta bir kültür oluşturuyor. Bu kültürden korkmamız mı gerekiyor bilmiyorum ama en azından takdir edip biraz üzerinde kafa yormamız gerekiyor.

Dediğim gibi, Starbucks adeta bir deneyim satıyor. Geçen gün Starbucks’ta bir çocuk görmeler falan artık hep Starbucks’ın deneyim üzerine oynamasının bir sonucu.

Bunu kim akıl etti bilmiyorum. Eğer planlı programlı bir şey ise helal olsun! Ha değilse de Türk halkına helal olsun, kendinden çok uzak bir şeyi * bu kadar içselleştirip hayatında önemli bir deneyim olarak yer verdiği için.

* Kendine uzaklıktan kastım şudur ki self servis Starbucks malumunuz ama Türk insanı girip oturur ve sinirli sinirli bağırır baristalara, neden kimsenin ona menü verip sipariş almadığını sorarak

Ha bunları yazan, eleştiriler döktüren bendenize gelecek olursak..

Ben bir “♥♥♥ Starbucks Lover ♥♥♥ “ olduğumu öne sürüyorum.

*$

7. Cadde(ANK) – Ankamall 1(ANK) – Ankamall 2(ANK) – Arjantin(ANK) – Armada(ANK) – Bebek(IST) – Beşiktaş(IST) – Beyoğlu(IST)  – Bilkent(ANK) – Capacity(IST) – Cepa(ANK) – Cevahir(IST) – Dolphin(KOCAELI) – İstinye Park(IST) – Kadıköy Çarşı(IST) – Kanyon(IST) – Kent Meydan(BURSA) – Kızılay(ANK) – Metro City(IST) – Nişantaşı(IST) – Ortaköy(IST) – Outlet Center(KOCAELI) – Panora(ANK) – Taksim(IST) – Tepe Nautilus(IST) – Tunalı(ANK)- Zafer Plaza(BURSA)

Saydım, 27 tane. Türkiye içerisinde konuşlanmış Starbucks şubelerinin pek çoğuna defalarca gitmişliğim olduğunu ortaya çıkardım ancak bunların hepsi gözlemlerimi ortaya koymak için değil. Bu yazıyı da Cevahir’deki Starbucks’ta yazıyor olmam işin cilvesi olsa gerek.

Ve eleştirdiğim şeylerin pek çoğunu kendimde de görüyorum. Ama yine de bu deneyimi, Starbucks Moment’ı bize yaşatan her kimse, kendisine açık teşekkürümdür.

Paylaş

  • Facebook'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • Twitter üzerinde paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
  • WhatsApp'ta paylaşmak için tıklayın (Yeni pencerede açılır)
Share

MY WORLD

You might also like

On The Go – 9
13/12/2015
On The Go – 2
11/10/2015
Around Istanbul
05/05/2015

2 Comments


EzgiDi
27/02/2010 at 21:59
Reply

Ben de yazıyı okumaya başlarken işte aynı McDonald’s ruhu diye düşündüm. O eski heves, abartı, önemseme bitti Mc’te; kahvecilerde de bitecek, hatta sanki biraz bitti bile 🙂



KC
27/02/2010 at 22:04
Reply

Valla bu yazıyı yazalı epey zaman olmuş, gittiğim Starbucks şubesi sayısı arttı, ama düşüncelerim değişmedi 😀 Ama kahve zincirleri henüz zayıflamadı bence 🙂



KC için bir cevap yazın Cevabı iptal et



© Copyright Fashionably Digital Adventures 2020